HİSLERİ BEDENE ÇAĞIRDIK


Nefes çalışmaları ile meditasyonla hislerimizi fark etmeye bedenimizle ilişki kurmaya niyet ettik. Beden, nefes bu anda olmaya başladığında biz gerçek potansiyelimizi yaşayabiliriz ve ruh bize eşlik eder çünkü geleceğe ve geçmişe dair kaygılar ve korkular an da olduğumuzda azalır.
Zihinden çıkıp bedene gelmek hisleri görmek evet çok kolay değil sizi anlıyorum. Zihnin konfor alanındaki hali elini deneğim çuvalına atıyor bir deneğimi önüne koyuyor senin ya da başkasının deneğimi olabilir bu o çuvala bir şekilde girmiş bir deneğim işte ve sana soğuk yemeği usta bir garson gibi sıcakmış gibi sunuyor. Sen zihninin bildiği sulardan ileriye bilinmeze akmak istemiyorsun. Ağrıyan dizin, alamadığın nefes için bir ilaç içmek onun konfor alanında kalmanı sağlıyor.

Ancak bizi sıkan, üzen ve tamamlanmamış bütün yaşanmışlıklar bedenimize iniyor. Ben her şeyi idare ederim, kontrol benim elimde diyen yang tavrın yani eril yanın baskın oluşu belki de aşağıda dönen çarklarda bir dişlinin kırık olduğunu yani yetersizlik hissinin baskın olmasından dolayı aşırı bir idare etme ve kontrol hali olduğunu söylüyor. Veya tam tersi ben yapamam ki, kontrol edemem ancak biri beni yönetmeli deme halin “kontrol elime geçerse gücümden korkuyorum tüm düzen alt üst olur ‘’ bu da yin tavrının yani dişil yanın baskın oluşunu gösteriyor. Her iki tavırda da bir dengesizlik hali atladığın bir yer var. Meditasyonda otururken bedenden gelen acıya tavrın ne? Acının kaynağını araştırmak önemli mesela meditasyona oturuyorum “beş dakika bedenim çok rahat sonrasında kürek kemiklerimin arasına bir adam oturuyor nefes alamıyorum omuzlarım sıkışıyor zihnim o çektiğim acıda kalıyor sadece” diyorsan bir değiştir bedenin pozisyonu, hepimizin bedeni biricik, birbirinden farklı nasıl ki parmak izlerimiz farklı, hikayelerimiz aynı gibi ama farklı bu farkı kabul et ve fotoğraflardaki bağdaş kurmuş dizleri yere düşen, geniş omuzlu, pürüzsüz yüzünde hafif bir tebessüm olan kadınla veya adamla kendini kıyaslama. Senin ihtiyacın olan belki biraz bedeni ısıtıp yani yang bir uygulama yaparak meditasyona oturmak, kendini farklı oturuşlarda gözlemle sana iyi gelen ne? İhtiyacın olan ne? Benim anlattıklarım kendi deneyimlerim ve aldığımın, öğrendiğimin harmanı. Burada sen varsın, senin deneyimin başka olabilir. Psikolojik acı ile bedensel acıyı çoğu zaman karıştırıyoruz.  “Denedim her şeye rağmen o ağırlık gitmiyor ben meditasyona oturamıyorum” diyorsan bedenin sana bağırıyor bir dur dinle…
Orada tamamlanmamış eksik bir şey var, artık çekiştirmeyi bırak ve o acıya zihnin “hadi artık kalk saçmalama sakatlayacaksın kendini, nefes alamıyorum, offff  ama daha çok acıyor” dediğin yerde dur!!! evet sadece dur ve o acıya bak o acının sana anlatacağı öyle çok şey var ki.
Travmanın büyüğü, küçüğü diye bir şey yok. hikayeni başkaları ile ölçme.  Burada çekiştirme yok “iyi olayım, dur bir olumlama cümlesi bulayım, dikkatimi acıyan yerden nefesime getireyim” değil. O acının içinde kal arkadaş ne var orada? Hani lavabo tıkanır, pompalarız acılmaz ve kafayı lavabonun altına borulara sokarız.  Sökeriz boruları altına koyduğumuz kovaya lavabodaki su az akar ama yukarısı hala tıkanık, bir tel sokarız ve ayların birikintisi dökülüverir ya kovaya işte yaptığımız tam da bu kafanı sok orada olup bitene belki bu gün tamamını göremeyeceksin ama biraz olsun açılacak oradaki tıkanıklık biriken su yavaş yavaş akmaya başlayacak. 

İncindiğin yeri görmek sorumluluğunu almak demek ‘’evet burada üzüldüm’’ bir suçlu aramadan gör sen üzüldün çünkü karşıdakine bir şey yükleme affet demiyorum burada negatif ya da pozitif hiçbir şey yükleme senin alanındayız. Zihnin burada sana şöyle diyebilir ‘’ seninki de şımarık ama Ayşe’nin yaşadıklarını yanında’’ o Ayşe’nin hikayesi bu senin hikayen karıştırma sakın. Bu acı duyduğun alanda kaldıkça hikayen dökülecek senin önüne beden tutuğu kayıtları bıraktıkça özgürleşmeye başlayacak hayır demeyi öğrenecek, ne hissettiğini anladıkça haz almayı zevk duymayı hissedecek. Ne hissediyorum? Sorusunu cevabı gelmeden şimdi ne istiyorum? Sorusunu soramazsın kendine önce ne hissediyorum sorusuna cevap gelsin bakalım ne istiyoruz o zaman bulacağız. 
Kendi hikayene sahip çıktıca başkalarının hikayesine saygı duyarsın eğer kendi hikayene sahip çıkmazsan başkalarına acırsın bu doğru değil. Kendi hikayene sahip çıktığında yani acıyan yerde durduğunda o acı ızdırap haline dönmez biz hikayemizdeki acı alanı görmedikçe ızdırap alanında kalıyoruz. Izdıraptan çık acı alanına gel olanı olduğu gibi kabul et ve gerçek potansiyelini ortaya çıkart ki hareket edelim ikinci çakra hareket etmek. Köklerini sağlam zemine saldın mı? artık gövden köklerin gücüne güveniyor mu? Rüzgar ve yağmurla dans edecek kadar esnek mi? Harekete hazır mısın?  ikinci çakraya geçelim mi?

Leave a comment